DOKSANLARDA ÇOCUK OLMAK
• 90’larda
Çocuk Olmak mahallede çıkıp oynamak
• tom
ve jerry gibi çizgi filmlerin belirli saatlerde yayınlanması
• Her akşam en az bir kanalda saat 21.00 da
rahmetli Kemal Sunal filmlerinin yayınlanması
• Pazar günleri Barış abinin seyredilmesi
• hugo ve tolga abinin zevkle ve heyecanla
izlenmesi
• Sobalı evlerde ellerinizi ısıtmak için soba
borularına korka korka dokunmak
• Güneş tutulmasını fotograf filmleriyle ve
yahut çıplak gözle izlemiş olmak...
• Burak
kut’la beraber benimle oynama söyledim sana şansını
zorlama uğurlar olsun. demek, hatta bunu
erkek çocuklara nispet olsun diye kızlar birliği oluşturarak yapmaktır.
• Biten
meyva suyu karton kutularını, işitilebilecek azarlara aldırmadan booom diye
patlatma ve birilerinin ödünü koparma zevkidir.
• Silgi
kaybolmasın diye boynuna asmaktır.
saç boncuğu nedir bilmektir, onlarcasını saçına tutturma çabasıdır.
saç boncuğu nedir bilmektir, onlarcasını saçına tutturma çabasıdır.
• karnelerin
öğretmenlerimizin el yazısı ile dolduruluşunu hatırlamaktır.
• Pazar akşamları bizimkiler izlemektir.. Çocuk
kalbimizle kapıcı Caferi sever, Sabri beye kıl olurduk..
• Pazartesinin okul hazırlığı yapılır, sanki
pazar değil de pazartesi banyo yapsak olmuyormuş gibi illa pazar günleri banyo
yapardık..
• Biraz
da "türkiş kovboylar" şarkısını diline dolamaktır doksanlarda çocuk
olmak..
hey corç versene borç şarkısını ezbere bilmek anlam verememek
• micheal
jackson’ın eski halini görüp hayretlere düşmek
• Yerli
malı haftasında okula çikita muz getirenleri kınamak çikita yerli değil
öğretmenim diyip getireni ispiyonlamak,
• yazları,
sabah uyanıp susam sokağı seyredip, öğlen, annenin elimize tutuşturduğu
nevaleler ile "anneeeeaaa ben mahalle maçına gidiyom" diyip,
"ezan okunmadan önce evde ol eşek sıpası" nidaları eşliğinde, koltuk
altında bilmem kaç katlı kames top ile ışık hızıyla evden kaçıp soluğu
arkadaşlarla birlikte atari salonunda almak,
Biz tarkanı kendi ellerimizle büyütmüştük.. dişlerinin
ayrık olduğu günleri bilirdik.
Divalığının nerden geldiğini anlayamadığımız bir Ajda
Pekkan vardı,
Bebeto Burak kut vardı mesela bizim için bir şey ifade
etmese de ablamın odasındaki
posterini hala hatırlarım,
posterini hala hatırlarım,
Arabası olup da ruhu olmayan mustafa sandal çıktığında
biz çocuktuk..
Yonca evcimik aboneydi o zamanlar, nedendir bilinmez 9.15
vapurunu beklerdi..
sezen hep sezendi..
• Bir
de süper mario vardı mesela, ondan sonra hiçbir oyun kahramanını sevemedim, bir
de hiçbir oyunu bitirmek için bu kadar çok uğraşmadım
Bakkala gönderilmenin en güzel yanı küçük sarellenin
dibini minik plastik kaşığıyla kazımak veya leblebi tozu yiyip konuşmaya
çalışmak
Eti
Cin, Eti Puf, ABC, Balık Kraker, Negro, Bonibon,Topitop, Yumiyum vb. çok
sevmek..
• Anne
saat kaç, simiiit, birdir bir, çay kahve gazoz, akşam ebesi, dansa davet,
çatlak patlak, yakan top gibi kalabalık oynanan sokak oyunlarından sonra
anneniz sizi balkondan yemeğe çağırmışsa
• İstop diye bağırdığımızda renk yakalamaya
çalışırken onun aslında stop olduğunu uzun zaman önce çözmüşseniz
90’larda güzel bir çocukluk geçirmişsiniz demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder